Wednesday, October 29, 2008

yine hare yle (ps çim burası sana)çılgın saatler geçiriyoruz başbaşa.

sonunda bloggera yeniden normal bir şekilde ulaşabiliyorum ki bu, sabırsızlığı pik yapmış benim için iyi birşey.

ruhsal yorgunluğum huysuzluk derecesinde. kış gelmesin bu sene, kış hiç iyi değil bu kadar yorgun bünyeye.

olaylara bakıyorum. neden sonuç ilişkilerine..
sonuçların hepsini tek tek ve çok açık bir şekilde görüyorum(görmediklerimi de gözüme soktular) ama hala nedenlerim yok? ya da nedenleri de görmem için başka şaşkınlıklar mı gerekiyor?
üzgünüm.
greys anatomy, my healing procedures

Sunday, October 26, 2008


"Always the same for me -break up, break down.
up, fool around,meet one guy, then another,
go around to forget the one and only.
Then after a few months of emptiness,start again to look for true love.
Desperately look everywhereand, after two years of loneliness,
meet a new love and swear it is the one,until that one is gone as well.

There's a moment in life where you can't recover any more from another break-up."

two days in paris filminden
günün anlam ve önemine çok uygun oldu

yağmur


bütün gün yağmur yağdı(son zamanlarda gerçekleşen tek dileğim sanki). çok güzeldi, ölece evde kaloriferin yanına oturup çayla beraber yağmur izlemek. ve tabii ki müzik .
saat 1.30 oldu nerdeyse, yağmur da durdu.
Sitting in a Dream- deep purple

Saturday, October 25, 2008

çok salakça ama last fm loved tracksımı dinlerken, her dinleyişimde tekrar love düğmesine basmak geliyor içimden.
bugün klasik müzik günü
august rush..
kelimelerim tükendi..

Friday, October 24, 2008

mutfaktaki (ofisin mutfağı) çikolataları odama alıp onlara sevgi göstermek istiorum

Thursday, October 23, 2008

Wednesday, October 22, 2008

such a silly girl

dont get it


hiç anlamıyorum..
ilişkilerin neden oyunların etrafında dönüp durduğunu hiç anlamıyorum. yirmi altı yaşındayım hala anlamıyorum. onu test et, bunu bekle. aramak mı istiyorsun, aman sakın ha arama, bekle. söyleyeceklerin mi var, dur bakalım. öyle mi yaptı, a o bu demek, ne kolunu mu kaldırdı? aman tanrım, senden ayrılcak ben söleyim sana. bıdı bıdı bıdı. ilişkiler hep karmaşık, hep yorucu. erkekler kadınları anlamıyor, ben erkekleri . çok yorucu..

neden huzurlu olmamak için bu denli uğraş veriyoruz? neden şu makinenin beni mutlu ettiği kadar basit olmuyor herşey?!

belki de dans eden pembe adam haklıdır.

perhaps, perhaps, perhaps

Sunday, October 19, 2008

Saturday, October 18, 2008

daha iyi bir blog için

hazır canım iş yapmak istemiyorken ve cumartesi gecesini evde geçiriyorken (pathetic) bloga neler ekliyebilirim diye biraz geziniyim dedim, bir yazı çıktı karşıma, iyi bir blog nasıl yazılır bu sorularla yönlendirilebiliniyormuş.
benim cavaplarımsa...

Bu yazinin ana temasi neydi ve ben bunu yeterince acik bicim de ifade edebildim mi?
hım , benim yazılarımın ana temaları pek belli olmuyor aslında, genellikle ancak psler açıklıyor.
burdan 0.

Bu yaziyi okuyanlardan ne yapmalarini istiyorum? Yazi onlari bu eyleme yonlendiriyor mu?
insanları çeşitli çikolata markalarına, bazen değişik müziklere, bazen dizilere yönlendiriyor olabilirim, ama ne işe yarar tartışılır.
0.5

Yazdigim sey yararli bir sey mi?
hiç alakası yok.0

Yazdigim sey ozgun mu? (Belki essiz mi diye de cevrilebilir.)
kesinlikle eşsiz(eşsiz=unique, yani tek, değerli anlamı içermemektedir). tamamen kendi fikirlerimi yazdığıma göre 10.

Yazdigim sey beni blogumun hedeflerine yaklastirdi mi, yoksa onlardan uzaklastirdi mi?
şimdi, şöyle düşünelim. blogumun bir amacı var mı ki? varsa benim niye haberim yok? as a blog writer, my only purpose is to write what I'm thinking, that's all. c'est tout.
0

Kullandigim baslik insanlarin ilgisini yaziya cekmek icin uygun mu?
genellikle başlık kullanmaya üşeniyorum aslında.1

Yazim ve dilbilgisi kurallarina uymus muyum?
dikkat ediyorum aslında, fakat yine de internet kullanmaya başladığım zamandan beri çok şey kaybettim dilbilgisinden.
3

Yazdiklarimi daha ozlu bicimde ifade edebilir miydim?
Yararlandigim ve ilham aldigim kaynaklari olmasi gerektigi gibi belirttim mi?
Daha once yazdiklarimdan bu yaziyla ilgili olup bu yazidan link verebilecegim bir sey var mi? Daha once baskasinin yazdigi ilgili bir seye link verebilir miyim?
Bu yazida okurlarin katkida bulunacagi alanlar biraktim mi? Onlari katkida bulunmalari icin davet ettim mi?
Insanlar bu konu hakkinda Google aramasi yaparken hangi anahtar sozcukleri kullanirlar? Yazimi buna gore optimize ettim mi?
Bu yaziyi, konuyu biraz daha acip genisleten baska bir yaziyla nasil destekleyebilirim (surdurebilirim)?


ve bu böyle gider..
sonuç olarak benim blogum burdan 100 üstünden, 500 üstünden, ne üstünden olursa olsun pek de geçer not almıyor, ama öyle bir amacım da yok.
Dermatologists apply lotion for a living
hakkaten de böyle they apply only lotion.. bütün hayatını bir sürü dermatolojist tanıyarak geçirmiş biri olarak, greysdeki derm olayına çok güldüm, harikaydı.
greys anatomy tag radyoyu keşfettim bugün, neden önceden düşünemedim bilmiyorum. yaşamak için müzik gerek.

alkol bazılarına bilgelik kazandırıyor sanki..dün gece kafası iyi olan haliyle beni çok düşündüren birşey söyleyen arkadaşıma göre hayatta tek sorunum var, onu halledebilsem mutlu bi insan olucam.. acaba hakkaten öyle mi? geceden beri kırmızı şarap kafamla düşünüyorum(evet şaraba dönüş var bu ara)..
bugün kendimi mutsuz hissediyorum, bi de üşüyorum.

Thursday, October 16, 2008

hesapladım 11 gün sonra makineme kavuşmaya karar verdim.
evde linus gibi dolanıyorum yine bu akşam, bir elimde yeşil polar battaniye diğerinde çay..
stereophonics çalıyor, neden gitmedim ama acaba konsere, sırf abiyi görmek için bile gidilirdi aslında. saçmalık . elimde bi tercüme var, elektrik süpürgesiyle ilgili, ha ingilizce ha arapça diyorum bunun için, aynı şey. bi de yerler için elektrik süpürgesi diyor adamlar, başka nereyi süpürüyoruz acaba biz??
evde kendi kendime konuşmak yerine, kendi kendime yazmaya başladım sanırım. beautiful ..

so maybe tomorrow I'll find my way...

en yakın arkadaşım geziye gitmeli bu arada..
(bi de ben gidebilsem)
such a lonely day

film


Dün film ekiminden bi filme gittik(evet nadiren ben de sinemaya gidiyorum, napayım ben ev konforunda filmi ayrı seviyorum) HAPPY-GO-LUCKY.

Acayip şeker bi filmdi. aslında üstüne yazılcak çok bir şey yok, şu şöleydi böleydi, sonu inanılmazdı filan durumu da yok ama çok şekerdi. çıkarken herkesin yüzüne birer gülümseme bıraktı kısaca. ki gözlerim müthiş bozuk olduğu için, festival mantığında da altyazılar daha aşağıda ve küçük olduğu için(ki bu haksızlık) kesinlikle altyazı okuyamadım. british english izledim filmi, ona rağmen çok şekerdi

:)
bi de ben de öle zıplamak istiyorum!
bi de bi de göl süperdi


Tuesday, October 14, 2008

istiyorum, istiyorum


1-işten çıkıp kitap okumak istiyorum, tam da merak ettiğim bi yerde kaldım sabah

2-beynimin bi kısmını aldırmak istiyorum

2.1 çok düşünmemek için neresi gerekiyorsa

2.2 ağrı yapan bölgeyi

3-ellerim üşümesin istiyorum

4-çok kitap istiyorum

5-çok kitap okuyacak zaman istiyorum

6-o makineyi almak istiyorum


7. eve gidince çalışmam lazım, akşam kafamın hala çalışır durumda olmasını istiyorum


8-çok çay , çok ferrero rocher istiyorum(merci den bıktım bu ara)


Sunday, October 12, 2008

mono-moonlight
somebody save me
we will rise again
down:everyday life
hurt
this modern love
alone
emotion sickness
counterfeit life
you always walk alone
carnival of rust

bunlar son bi saatte dinlediğim 10 şarkının isimleri(libraryden shuffle), lastfm bana birşey mi anlatmaya çalışıyor acaba..

Friday, October 10, 2008

google sarhoş mail kovar

bugün her yerde kendine yer bulmuş bi haber vardı: google un sarhoşken email atmanı önlemek için yaptığı bi fasilite. bunu etkinleştirirseniz - sadece haftasonu etkinleştir seçeneği de varmış- bi kaç matematiksel işlem sorarak sizi bir nevi sarhoşluk testine sokuyor, sarhoşsanız e-maile izin vermiyor, kısaca g-sarhoş mail kovar

ama her yerde yazdığı gibi , bunun turkcell versiyonu lazım bize aramak veya mesaj atmak varken, kim e-maille uğraşır ki?

rf. hier soir..

ferdane'ye veda..




dün -sık sık gitmemiş olmamıza rağmen- içinde bi sürü anımızı saklamış, garip, güzel, kötü, sonrasında ağladığımız, bazen birinin gözlerine bakıp bir çok şey söylemek isteyip
söyle-ye-mediğimiz, ilk ve sonları içeren, sonrasında dönüm noktalarına dönüşen günleri yaşadığımız ferdane'ye.. son olarak yeşil gözlü bi adama baktığım, sonrasında sevdiğim yere..


istedik ki o günleri de ferdaneyle beraber arkamızda bırakalım..


son bir gün daha ekleyelim ve gidelim..


gittik.içeri geçtik.


teker teker masalardaki günlerimizi hatırladık, onunla burda , bunlarla şurda oturmuştuk.. şaşırtıcı bir şey bir yere ait böylesi detayların akılda kalıcı olması. tek tek her masanın kendine ait insanları olmuş meğerse, farketmemişiz bugüne değin.


ferdanenin en özel içeceğini istedik. sıcak şarap. senelerdir dillendirdiğim ama sadece 2 kez içebildiğim sıcak şarabı. yokmuş, kapatıyoruz ya cumartesi, o yüzden dedi garson çocuk.


vişneli şarabı da kalmamış



böğürtlenli verdi. maksat içerek kutsamaktı. konuştuk konuştuk. resim çektik.


hayatımda yediğim en kötü patates kızartmasını yedim yine de mutlu olarak.


böğürtlenli şarabı tüketince, mecburen kırmızı şaraba geçtik.. sustuk.


başkalarıyla konuşmak istedik, bahaneler yarattık.. çakır keyif olduk. bahanelerimizi sunduk. düşündük. içimizin acıdığını bile bile..


benim artık kırmızı şarabı içemediğimi gördük, elimde alkol nasıl mundar edilir onu gördüm.


kırmızı şarapları da tükenince...


yine merdivenleri tırmanıp, arkamızda bıraktık ..






Thursday, October 02, 2008

a quick good bye




bir yere veda etmek..
bazen büyüdüğünüz eve, bazen anılarınızı doldurduğunuz - belki de sık gitmediğiniz, ama hep anlara tanıklık etmiş olan-bara. garip bir şekilde bazen bir insana veda etmekten bile daha zor olabiliyor. hem dizilerdeki gibi arkada bir fon müziği olmaması da çok üzücü. oysa veda anlarını taçlandırmak için müzik lazım, anı yavaşlatmak için bir de.

sıcak şarap içip vedamızı taçlandırıcaz yakın zamanda.
belki fon müziğimiz de olur, çıkarken arkamızı dönüp baktığımızda anılarımızı da orda bırakıp çıkarız belki..




apocalyptica-epilogue(relief)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails