Tuesday, December 26, 2006

günü kurtarmak lazım

bütün gece kar yağmasın diye dua edip sonra sabah oh neyseki yağmıyor die kendinizi dışarı atmanızla kar yağmaya başlarsa ihtiyacınız olan günün self-theraphy şarkısı
the killers-everything will be fine

Monday, December 25, 2006

anti-s(2)


c harfi

cinerama
your charms

anti-s


sıkıntı atlası yapıyoruz da antisıkıntı adlarını yazmıcak mıyız olur mu hiç
bkz.

h harfi

helldorado
a drinking song
eğlenerek dinleyiniz.

Sunday, December 24, 2006

ref. to hitchhiker's guide to the galaxy




sıkıntı rehberini açıyorsunuz
a dan z ye
başlıyorsunuz yazmaya ..bir nevi kendi sıkıntı rehberinizi hatta daha ötesi sıkıntı atlasınızı ,ansiklopedinizi oluşturuyorsunuz.

ben bugün öncelikle t harfinden başlıyacağım
tez
yaptığınız çalışmaların teorik ve deneysel olarak yazı bulmuş halidir.o kadar emek harcadığınız şeyi yazmak ne bu kadar zor olur orası ilginç tarafıdır.psikolojiniz değişir,hayata bakış açınızla oynar.geçici bir dönemdir(eğer geçer biterse) ama geçmez bilmez.o zaman su gibi akarken bir yandan da damlanın nanoda biri kadar yavaş hareket eder.paradokslarla birleşir.word akarsuyuna dökülür aynı oranda.
bu süreç içersinde etrafınızdakilere zarar verebilirsiniz,ya da size yararı dokunmayanlardan daha çok etkilenirsiniz.bardaktaki çayın bitmesi bile büyük problemdir.çekilmezsinizdir. örneğin blog unuza bile her gün yazdığınız şeyler dönüp dolaştır aynı kelimede birleşir.blog okuyucularına dolaylı yoldan işkence yapmaktır bu(tek teselliniz blog da arama yapmayı akıl edip tez çıkan her yazıyı es geçebilcek okuyuculara sahip olma ihtimalinizdir).
her saatin başlangıcı yeni bir çalışmaya oturuş her 40-45 geçeler 15 dk sonralara geçiştir.
ne yaptığınız farkında olmadan yarı ayık bir şekilde avareli andıran bir şekildegezinirsiniz,paniksinizdir ama panik sizi iyice engeller.sakinlik mi öyle bir şey var mıdır ki?
kendinize yapılacaklar listesi oluşturduğunuz bir deftere sahip olursunuz(tabi ona bakmayı da unutmazsanız iyi olur)
müziksiz geçmeyen günleriniz,yok müzik şimdi beni dağıtır aklımı karıştırır koparım hiçbirşey yapamam, ruhum yorguna dönüşür.
tükenirsiniz ama tükenmeye hakkınız yoktur.dklık kendinizden geçmeler normaldir,sonrasında toparlanma zorunluluğu katidir.ağlama krizleri dikkat çekici çoklukta olsa da normal davranışlar arasında yerini alır.

tükenmiş kalem vakası olarak da adlandırılabilinir.

Friday, December 22, 2006

çizikler

demin bi arkadaşımla konuşuyordum , o sırada da çizittirmeye başladım her zmnki gibi anlamsız küpler yaptım ,sonra başka bişi çizdim(yrn buraya scanlerim),yetenek düşmanı bi insan olarak baktım ne çizmişim die önce popoya benzettim sona 3 boyutlu kalbe.sonuç olarak şuna vardım aşk 3 boyutluolunca popoya benziyebiliyor.aslında buraya popo ve aşk edebiyatına gircektim ama neyse vazgeçtim şimdi.daha kısaca belki..
aşk somutken nasıl da pır pır ettirici bişey ,nasıl da uzak ve güzel
peki soyut olduğunda ? her aşk mı soyutlaşıyor? kirli ellerimizi temiz beze siler gibi biz mi bozuyoruz acaba? yoksa bazı aşklar hala soyutken somut kalabiliyor mu?
yoksa zaten aşk denen şey hiçbir zaman soyut olamıyacak bişi mi? belki de yoktur bile?

sevgi..sevgi daha huzurlu ..
peki neden biz de aşk var sevgi var kelime olarak da ingilizce de sadece love var?(belki de bnm bilmediiğim bi kelime vardır bunun için) yoksa onlar bilmiyorlar mı bunları ayırmayı?ya da biz mi uydurduk?

gece gece niye saçmaladım ki ben buraya
tez sıkıntısıdır
geçer geçer ...işte ben bişiler çizmeye çalışınca böyle oluyor..

Monday, December 18, 2006

son bi kaç hafta

tez tez tez
allahım nasıl bir sıkıntıdır bu ,gece uyutmaz gündüz rahat bırakmaz.sürekli kafanızda to do list le dolaşırsınız.ya o olmazsa ya bu böyle olursa.ya yetişmezse?!haziran çok uzak,bütün herşey altüst olur.
üstüne bi de murphy yasası işlerse..Ters gidebilecek her şey ters gider.

önce çalışcağınız cihaz bozulur,beklersiniz tamir olmaz.sağlık problemleri olduğundan daha ağırlaşır.bitkinlik çöker,ayaklanırsınız.tekrar güçlenir devam edersiniz.bu sefer bilgisayar sorun çıkarır.çok zaman var gibi onunla uğraşırken,yıpranan sinirlerinizle ağlama krizleri de yanında ek paket olarak isteseniz de istemeseniz de gelir.yeniden ayaklanırsınız.yaptıklarını göstermek için beklediğiniz gün memory stick in kablosunun bozulacağı tutar.sakin olup ona da çare bulursunuz.bunlar da geçer.zaten huzursuzluktan ne yaptığınızı bilmemektesinizdir ,bir de üstüne üzerler.
bugün yeniden ayaklanmak da sıra.

garou'nun seul albümünü çektim nostaljik olarak,fransızcayı özledim heralde .bir de o kadar iyi geldi ki adamın sesi şuan ,yatıştırdı biraz beni.

yarını bilmiyorum.

Saturday, December 16, 2006

dreams

arada bi buraya rüyalarımı yazmaya karar verdm
her gece rüya gören biri olarak buraya yazıcak çok şey olcak heralde

dün gecekiyle başlıyım...
iki bölümlük bi rüya gördüm
ilk bölümde ..
how ı met your mother dizisindeki tedmosby ile başka tanımadığım bi kız böyle yangın mı olmuş yoksa savaş mı var öyle bi halde koşuşuturup kaçmaya çalışıyorlardı ,biz de yani bayaa kalabalık bi grupla kocaman bi odadayız bembeyaz duvarlar kocaman bi plazma ekran kurulmuş canlı olarak bunları izliyoruz ,ingilizce konuşuyorlardı hatta.
sonra
ikinci bölümde
evdeydim kapı çalınıyor ve bi fransız ressam kadın içeri giriyor(ölmüş olduğunu biliyoruz ama hiç garipsemiyoruz),dijital 12 görüntü açılıyor nereye gitmek istersin diyor ve beni pat diye orda vinette adında ispanya'da bir üzüm bağına geçmişe yolluyor.kendimi orda bulduğum ilk an çığlık atıyorum(çığlık tablosundaki gibi) sona gözlerimiaçıp baktığımda yemyeşil ve çok büyük bi arazi görüyorum bi de bi sarı bina vardı.
sonra uyandım

yapılacak ilk yorumlardan birine hemen cevap verim:hayır yorganım üstümdeydi:)
ve evet how ı met your mother ı çok seyrediyorum ama gerisini bilmiyorm bilinçaltım benden ayrı hareket ediyor:)

package came with the boy

bugün otobüsteydim bi tane 5-6 yaşlarında bi velet vardı
bakmayın velet dediğime tatlı bişidi o yzden
trafik sıkışıktı(ist da her zmn olduğu üzere)ve bu bütün o trafik sıkışıklığında otobüsün önüne arkasına koşturarak o ne bu ne diyerek eğlendi
ben de bütün karamsarlığımla onun oynuna özendim ,sürekli kafamda gezen yapılacaklar listemle öylece onu izledim.
çocuk olmak ne güzeldi
ama bu kadar büyüdük mü ki çocuklara özenicek kadar? sanırım evet .sorumluklar bindi çocuk arabalarımıza bize yer kalmadı.ama daha erken değil miydi?
sıkıntılı günlerin getirdiiği sıkıntısızlara kaçma isteği işte benimkisi de
anlamsız..

Sunday, December 10, 2006

miss a goal

ya hayallerinizi kaybettiyseniz.?her geçen gün uzaklaşma mesafenizi bile ölçemeyecek kadar uzaklaşıyorsanız?

o zaman nasıl ... ne için ...

yeni hayaller mi oluşturmak gerekir?kolay mıdır yazmak kadar bu?

gecenin 4 ünde neyin anlamı vardır ki? ne bir başka güne geçme isteği ne de bugüne devam etme isteği var içimde.hissiz miyim peki? hayır o kadar çok his var ki tıpkı siyah gibi hiçbir renk yok gibiyken aslında hepsini barındırıyorum ..

geçer mi bu günler.

Friday, December 08, 2006

üç

saat üç ayaktasın uyku tutmamış yine

yine "üç" zamanları
yine huzursuz uykusuz geceler

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails