Thursday, March 25, 2010

insanlar çok karmaşık..
bazen sevgisini çok basit bir şeyde hiç beklenmedik bir hareketle gösterirken, aynı kişi iş sözcüklere gelince öylece heykelleşebiliyor karşısındakine. telefondan elinizi tutamayacağı için, ancak sözcüklerle destek beklediğiniz bir anda, öylece tek başına olduğunuzu hissettirebiliyor. ertesi gün yine yanınızda olduğunda yine orda, her türlü ihtiyacınızda arkanızda olduğunu biliyorsunuz ama..
ne garibiz, bunu bile bile kırılabiliyoruz. geçici kırılganlık katsayımız mı yüksek acaba, o yüzden mi bu garip halimiz? belki de hiç kırıldığımız fark edilmiyor bile..


yarın sabah yeni bir güneşe uyanınca unutulacak bir yazı işte bu da..

hayat güzel, bahar geliyor..
babama göre 8 haziran'a kadar kendimi sıkmanın bir anlamı yok, sonrasında zaten her şey çok güzel olacak

(yazarken sıkıldım bu yazıdan)
çok kalabalık toplanıp, gülüp eğlendiğimiz shep ve diğerleri buluşmalarını özledim, bu aralar hep mutsuz keyifsiz ve huysuzuz. buluşmalarımız tadsız, sıkıntılı. o çok eğlenceli çikolata yapma günümüzün üstünde bile bir sıkıntı vardı, baharla beraber shepler de kendine gelir mi acaba?


yeni evime alışamadım bir türlü, üst kattaki gece 1 e kadar gelen dizi sesleri(sanki yanı başımda tv açıkcaymışcasına), apartman kapısının öldürücü kilidi, ve bugünlerde her gün piyanodan aynı şarkıyı tekrar tekrarr duymak..baharla beraber alışır mıyım ona da? balkon keyfi yapmaya başlayınca tüm sıkıntıları unutur muyum kışa dek? garip, seviyorum da oysa evi. ama mutfağının minicikliği içimi sıkıyor bugünlerde, belki de yiyecekler içimi sıktığı içindir.

alıştığım, hatta fazlaca alıştığım şimdilerde evde tek başıma kaldığımda, beraber çay içmek için etrafımda arandığım bir adam var bir de. tek başına yaşamanın en kötü tarafı bu sanırım, başkaları o koca haftasonundan sonra bir çok kişiyle beraber oldukları eve döndüklerinde, tekrar tekrar o garip duyguyu yaşamak. o garip duygunun ismi yok, olmasın da, gerek yok. akşam beraber çay içecek biri olması isteği diyelim kısaca.
bir zamanlar bir yazı yazmış kubb- again'i çok sevdiğimi söylemiştim, şimdi de hazır sayfaya ekleyebiliyorken eklemek istedim. sayfayı birileri okuyup dinleyeceğinden değil de bir gün unutursam bu şarkıyı dönüp tekrar dinleyip yine ne muhteşem diyebilmek için.

Wednesday, March 24, 2010

bu yemek işi benim sinirimi bozuyor bugün, elimi neye atsam hayal kırıklığı
sinirli ve sıkkınım

Tuesday, March 23, 2010

ours
sanırım 2010'un keşfi olacak benim için,
harika!
if flowers turn-ours

bazı şarkılar geç keşfedilir..
önemli olan uzun zaman sonra bile dinlediğinizde tekrar ilk anki duyguyu hissetmenizdir..

bazı insanlar geç keşfedilir..
önemli olan uzun zaman sonra bile gördüğünüzde tekrar ilk anki duyguyu hissetmenizdir..

sevdim bu şarkıyı..


Smile like you mean it
post rock ı seviyorum

Monday, March 22, 2010

yazmıyormuşum pek.. bu kadar yazmazken bir pazartesi sabahı yazmak ne kadar akıllıca bilmiyorum.
bugün tam anlamıyla pazartesi sendromu yaşıyorum. ağrıdan kıvranıyorum, öğlen toplantı var gitmek istemiyorum. bölümde tek başımayım çarşambaya kadar, tek güzel yanı kulaklık takmadan müzik dinleyebilmek sanırım. cambaz çaldı bana sabah sabah last fmim. var mısın yok musun derken sanırım şuan bedenen burda olup ruhumun iş dışında olmasını anlamam gerekiyor.haftasonu güzeldi aslında, şu ağrı olmasaydı bugün bu kadar suratsız gelmezdim işe.

cuma cihangirde kaktüs diye bir yere gittik kızlarla, tatlı bi yerdi ama sanki bizim pek tadımız yoktu. (üstteki foto da ordan, yalnız biz gittiğimizde pek tabii ki karanlıktı hava, foto da çekmedik zaten, bu gazeteden bir foto)cumartesi moda'nın güneşine uyanmak da güzeldi. Özellikle yürüyüşlerimiz güzeldi bu haftasonu, soya sütlü starbucks kahvelerimiz ve çaylarımız. bir de yelkenlerin görüntüsü, bir gün şöyle 7 metrelik bir şeyler alcak paramız olur mu acaba? gerçi benim ondan önce balkonundan deniz göreceğim ev hayalim var. sonrasında denizin içinde olmayı düşünebilirim.
fotoğrafta (sevdiceğin iphoneu sağolsun) görülen bizim izlerken aldığımız zevkin sadece yüzde biri olabilir.
ve tabii haftasonunun en keyifli yanı yasemini görmek oldu, 9 aylık oldu fıstık, diş çıkarıyormuş. herkes bir anda gülünce o da gülmeye başlıyor. acayip tatlı bu kız..

Wednesday, March 17, 2010

havanın rengine ve günün havasına en uygun şarkı: katatonia- unfurl

Monday, March 08, 2010

kendime not:bir daha sakın organizasyon yapmayı aklından bile geçirme

Sunday, March 07, 2010

modada soğuk ama güneşli bir gün..
önce kahvaltı keyfi, sonra kahve -hem de soya sütlü-
ve last fm açılır.. sabah migrosun eve online alışveriş hizmetini kendiminmişcesine pazarlamasını yaptım, şimdi de benimmişcesine last fm satışı yapabilirim burdan. kendi bilgisayarımda olmadan kendi şarkılarımı dinleyebildiğim için mutluyum şuan çünkü
"dünyanın neresinde olursan ol, iphone unla laptopla tüm sevdiğin şarkılar yanında, mp3 derdi olmadan, sadece bir şifre uzaklığında"
"şimdi de sevdiğin sanatçıların yeni albümlerini haber veriyor sona"
"last fm, onsuz ben ne yapardım??"

havalar düzelmeli bir an önce, yürüyüşleri özledim

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails