Wednesday, July 30, 2008

Sunday, July 27, 2008

a sunday
















iki avcunun arasına alıp iyice sıkıştırılmış bi kalp..
gidemiyorum, bir türlü beceremiyorum.. ama neden?









ps.:down a gitmedim, çok içimde kalıcak bu Posted by Picasa

Thursday, July 24, 2008

widow of a living man...
çalışıyordum
duydum
artık çalışamıyorum..
fazladan buğday tanesi bile çuval patlatır

Monday, July 21, 2008

office life

başka ofislere bakarak iç geçirmek, onlar da çalışıyor biz de diye ağlamak isterseniz
http://www.officesnapshots.com

özellikle lastfmdekileri bayadır takip edip,ağlaşıyordum ben, bir de google a baktım burdan. sonuç: of offf..

Saturday, July 19, 2008







everything was black and white except city lights- I hear sirens

we love post-rock!!

ayrıca in motion ını da çokk seviyoruz, sayesinde şezlonglara oturup gece deniz kenarında evpatoria report dinledik, ve o nasıl bir zevkti anlatamam. ki denizin o gece deli gibi dalgalı olması (bana göre içinden bi adamın çıkıp böö demesi benim korkup minik de olsa çığlığı basmam -ki o motorlu amca olur- sonra amcanın çoşup bizi ıslatması)çok güzel denk gelmişti, evpatoria çoştukça çoşan deniz..
şuan orda olmak ister misin deseler, yok aslında istemiyorum hiç ama bakınca, burda da olmak istemiyorum.



ps: konserde angel çaldı, içimden geçene göre eksik olsa da güzeldi çok..

Sunday, July 13, 2008

istek parça

akşam judas konseri için istek parça yapıyorum

Angel -
put sad wings around me now
Protect me from this world of sin
So that we can rise again
Oh angel - we can find our way somehow
Escaping from the world we're in
To a place where we began
And I know we'll find
A better place and peace of mind
Just tell me that it's all you want - for you and me
Angel won't you set me free
Angel remember how we'd chase the sun
Then reaching for the stars at night
As our lives had just begun
When I close my eyes I hear your velvet wings and cry
I'm waiting here with open arms - oh can't you see
Angel shine your light on me
Oh angel will we meet once more - I'll pay
When all my sins are washed away
Hold me inside your wings and stay
Oh! Angel take me away
Put sad wings around me now
Angel take me far away
Put sad wings around me now
So that we can rise again
Sahil denilince bir çoğunun aklına kum gelirdi, denizgelirdi hatta güneş gelirdi
Güneş yağları , belki kovalar, kumdan kaleler..
Oysa o ikisinin aklındaki sahil bambaşkaydı. Onların sahilinin diğerleriyle tek ortak noktası denizdi. Onlarınki açık düz sakin dibi görünenken, bunlarınki karartılar içindeki dalgalarla çoşan dinginlikten çok uzak ve soğuk bir denizdi.. anlayış farkı dedikleribelki,belki de anlayıştan öte yaşam ve görüş farkı..karamsarlıkla alakası yoktu iki deniz arasındaki farkın..birine öyle güzel gelen diğerine farklı geliyordu. Ilişkisel birşey gibi.
O gece de sahilde buluştular..gecenin tek rengi beyaz şezlonglar, ve birinin yeşil diğerinin kırmızı sweatshirtüydü. Beyaz şezlongları yan yana getirip oturdular, bir şişe şarap vardı yanlarında çoğu zaman olduğu gibi.eskiden kırmızı severdi kadın artık beyaz ister olmuştu, nedendir o bile bilmiyordu- hayat değişiyordu, neden seçimler değişmesindi-
Uzun zaman olmuştu- ya da kadına öyle gelmişti- - iki hafta az mıydı ki-
Müzikleri olsaydı keşke.. bu bir film olsaydı arkadan cosmic call çalardı. Kadının ağzını her açışında çıkmayan sesini bastıran müzik olsaydı keşke ya da erkeğin konuşmuyor oluşunun üstünü örten…”nasılsın” dedi kadın cılız ve titrek bir ses- zaten daha ne olabilirdi ki, güçsüz düşmüştü- “iyiyim” dedi adam “herşey yolunda”
Içinde bir şey vardı sanki kadının ve tek tek üstünden geçilmişti o şeyin.bunu nasıl anlatabilirdi acaba ?
“Ben huzursuzum” diyebildi ancak kadın.
Ne kadar çok yıldız görünüyordu gökyüzünde,hep böyle miydi yoksa gece gittikçe koyulaştığı için mi yıldızlar çoğalmıştı?
“Ben huzurluyum artık” dedi adam

şezlonglarını yanaştırdılar
ikisi de gözyüzüne bakmaya başladılar.. beraber geçirdikleri saatleri düşünedururken zamanın durmasını beklediler.birinin diğerine “ya ben sensiz olmak istiyebilir miyim hiç” dediği anları…


kadın gözyaşlarını sakladı kırmızının arkasına..içine çekti, gözlerini yumdu. Ve “kalbim acıyor”, “nefes alamıyorum böyle” diyemeden sustu kaldı.



El ele tutuştular,ilk seferki gibi.. birbirlerine doğru döndüler . gözlerinin içine baktılar.



Keşke gitmeseydin,keşke gitmek istemeseydin diye kıvranıyordu içten içe kadın. Sadece gitme-seydin diyebildi.. adam onu duymuyordu bile artık


Yanına çekti adam kadını.. hafif sarsarak kadını kolları arasına aldı, kadın küçüldü tüm sevgisini adamın kollarına boşalttı.. birbirlerine sıkıca sarılmış olarak denizi seyrettiler..
Dipole experiment was playing in this moment.


Tamamen güçsüz, çırpınışları duyulmasın diye korkak adımlar attı kadın.. yerinden kalktı, başı döndü, tekrar oturmak istediyse de artık yerinin olmadığını gördü.. ve kendini aldı olduğu yerden, bilmediği yöne doğru devam etti.

Dudaklarının tadları karıştığında, artık herşeyinçok farklı olacağı belliydi..deniz –müzikle beraber- yükselmişti, kıyıya vurur olmuştu delice. Kalktılar, birbirlerine tekrar sarıldılar, adam kadını –kaçırmaktan korkarcasına- sardı , limana doğru yürümeye başladılar.


Adama son kez bakmaya karar verdiğinde kadın, adam çoktan karşı kıyıya gitmişti. Huzurluydu, zor olmamıştı gitmek.

Telefon çaldı.. alarmmış dedi, 6 dk sonra tekrar çalar diyerek kenara aldı yeniden telefonu. O anda gördüğü karışık rüyalar geldi aklına, yorucu bir uykunun ardından güne uyandı..

11 temmuz Cuma 01:05




Huzur arayışları ve tatil.
Tatilin her saniyesinde ayak izleri..huzurlu küçük bir tatil kasabası ve huzurlu insanlar, yemyeşil bir bahçe, masmavi bir deniz.. ve dahası sıfatlar.. ve tek bir isim .
Buradan geri dönmek de istemiyorum bir bakıma, yaşanmışlıklarla dolu bir Istanbul düşüncesi ağır geliyor şuan. Az ama öz yaşanmışlıklar, yaşanamamışlıklar daha çok.
Burada yıkık dökük bir ev beğendim, herşeyi bırakıp içim gibi oranın yeniden inşasını beklesem burda.. ama uzun surmese, yorgunum ayakta durmak zor, tekrar tekrar ayaklanmak . bir de evin yanında bir yer daha var, daha küçük , orasını da işletsem.. denize bakarak geçirsem günlerimi.
Bu yaşlı-lık-dan geçmeli ..
Ne dediğimibile bilmiyorum.
Çay

23 45
9 temmuz 08
Yapılmayan şeylerin yapılması kafa dağıtır mı sorusu ile başbaşayız.
Aslında evet farklı şeyler denemek çok da dağıtabiliyor ilgiyi, ama sonra tek başına kalıp kendini dinlemesi sıkıntılı oluyor..

Hayatımızı geçirdiğimiz asmalı mescitten çıkıp lebideryaya doğru gidince çok güzel bi manzara güzel yemekler, güzel şarap kadehleri karşılıyor.

Denize manzaralı
Denize karşı
Denize doğru
Denizde
Deniz kıyısında

Alınmış bi karar olmamasına rağmen bu hafta hep böyle geçiyor.

Lebi derya ile deniz manzaralı serüvenim başladı .

Cumartesi kerpe ve kefkende kendimizi denize banıp, denize karşı geçip denize doğru sandalyelerimizi çevirip hepimiz kendi hayallerimize, düşüncelerimize daldık. Saatlerce böyle oturup, belki de saatlerce daha böyle oturmayı istedik. Aslında daldığımız düşüncelerde boğulmak da vardı o sırada,düşünmek özlemek kızmak tekrardan özleyip unutmaya dalmak derinlerde sarhoş olmadan..

Yine de kerpenin o muhteşem manzarasına doğru otururken, böyle bir evim olmasını o kadar çok diledim ki, denizi seyretmek insanı gençleştiren birşey. Hani nasıl genç kalıcaz kitapları var ya, aslında çok basit : denize karşı bir ev, huzurlu bir sevgi, güzel arkadaşlar ve iş konusunda yeterince hırslı olmak, çok çalışmamak. Bu kadar . öyle sofralar var ki bir yandan içip bir yandan sohbet edilen, orada resmen iyileştiğimi hissediyorum..

Kefkenin denizi kerpenin manzarası diyorum. Olaylı kerpe yüzüğüm de kendime almayı söz verdiğim yüzük oldu..



Bir defa kalsam yanında
Hayat güzel hikayemde kalınca ..

Gerçeklere gelince..
Kafam çok karışık..
Küçükkuyu 8 temmuz Salı 17 48

Friday, July 04, 2008

lastfm

ah bu lastfm ne akıllı şey, nasıl da insanın içini okuyor, maşallah dün gece aklımdan tatilde şunu da bunu da dinlerim diye geçirdiğim ne varsa bugn kendisi bana radyomda çaldı. maşallah maşallah seviyorum kendisini

çikolatalı gün

çok-çok nat çokonat fındık fıstık çikolata çokonatın lezzeti bambaşkaaa

tatlı iş arkadaşlarımdan biri bugn kafamız çalışsın demiş ve bize sabah çokonatı getirmiş, ne mutlu oldum, nası güzel geldi
must be a good day cause its idylls day..

akşam değişik olcak
haftasonu değişik olcak
tatil değişik olcak..
hiç yapmadığım bi üçleme ile karşı karşıyayım
umarım hepsi güzel olur, mutlu olur, en önemlisi huzurlu olur..
(yaşlandım artık huzur arıyorum evet)

Thursday, July 03, 2008

silent screams

Look at me I'm chasingAfter dreams left in the stormWhat I am is allThat really matters nowThat lies are gone -That lies are gone,All the lies are gone,The lies are gone.Tempting fate and losingFriends along the way I lovedNo regretsI'm standingWith a needle in my heart -Needle in my heart,Needle in my heart,Needle in my heart.You'll never knowMy life means everythingStill I scream becauseThere's nothing left to do until the end.The world goes onWith all that I've becomeAnd still I scream insideFor all the pain I've taken hasn't changed.Nothing's changed at allThe truth is like a chainHeaven's calling meThe place that I belongKilling pain -Killing pain.Close my eyes a million facesGet inside my mind.Take a breath and fill my troubledSoul with all mankind.Killing pain -Killing pain,I'm killing pain,Killing pain.The world goes onWith all that I've become.And still I scream insideFor all the pain I've taken hasn't changed...The man in blackI'm coming back to spew my evil hate.My crown of horns and bloody thornsI'll dig up what you fear.I am the shape that's in your room that watches over you.I am the needle in your heart - your disillusioned God.I am God, I am fate, I am all the sins you make, yeah - hate.I am black, I am white, I am the blood upon the knife, yeah - hate.Since time began I made a vow to drag you underground;To steal your soul of purity and watch you waste away.I am pure, I am right, I'm the God that makes you fight, yeah - hate.I am life, I am death, I will steal your final breath, yeah - hate.I prey upon your brocken dreams your weakness gives me strength.I'm laughing at your silent screams I'll crush you with my hate.You take it allAnd face the fear that's hereUntil the Silence Screamsit leaves you with no choice to carry on.You'll never fallWhen all is said and doneThe only Scream is hereThe journey never ends - it's just begun...The lies that never learnedThe needles in my heartAnd things will never changeSo everytime I scream I'm killing pain.

Wednesday, July 02, 2008

sabah sorusu

kendi kendine soru: simitçinin artık seni tanıyor olması sana ne anlatıyor?
rahatlatıcı cevap 1: 1 senedir her sabah aynı yoldan geçiyorsun tabii çok normal
rahatlatıcı cevap 2: ona rağmen beş ayda yedi kilo var kaybedilmiş
cevap 3: kendini çok kandırma

Tuesday, July 01, 2008

self-destruction

sanırım birine rüyasında avaz avaz bağırdığı için sabah gerçek yaşamında ses tellerini inciten ve 2 gündür bunun acısını yaşıyan tek insan benimdir (ses tellerini incitmek diye bir deyim var mı bilmiyorum, ben yazdım oldu). gerçekten bağırmaya çalışmış olmam çok enteresan bi durum, üstelik bağırmam gereken insana bile değildi. bari kendime bağırsaymışım, ki heralde birine de öyle bağırılmaz, ayıp denen birşey var.

bir süredir rüya görmediğim(ki bu çok olanaksız birşeydi), ve şuan yeniden görmeye başladığımı varsayarsak, rüyaların tamamen beynimin kıvranmaları olduğunu görebiliriz.

işten alışkanlık "also" diye devam etmek istiyorum.
Also, millipiyangodan da yine birşey çıkmadı, bir yarım bir çeyrek bilet çöple buluştu. ben yine de bir sonraki çekilişi denemek istiyorum. açılcak bir cafe, bir radyo, alınacak bir ev var..

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails