Tuesday, May 06, 2008

eskiden kalma bi yazı-tres

masada öylece duruodu.. pek de dikkat çekici bişey değildi. eline aldı onu yavaşça evirdi çevirdi inceledi. ona özen gösterdi. yavaşça yerine bıraktı. bi süre sonra geri geldi içine çiçekler yerleşti taptaze mis gibi. hergün tekrar tekrar geldi, çiçekleri yenileriyle değiştirdi, gün içinde sularını verdi. bi gün tekrardan sabah oldu. kimse gelmedi. bekledi bekledi.. 2.gün yine yoktu kimseler ortalıkta.. bekledi bekledi.. 3.gün solmuş çiçekler içinde beklemeye dewam etti. 4.gün gördü onu, önünden geçti gitti , hiç ona bakmamıştı. unutmuştu onun varlığını demek ki. günlerce sessizce bekledi içinde saplar yerlerde çiçek parçaları ..

uzun bi zaman sonra tekrar yaklaştı yanına..çiçek saplarını aldı içinden. evet uzun sürmüştü ama değmişti yine yeni çiçekler gelicekti. öle sandı. ama o eline aldı bi anda ve yere attı gitti. kırdı döktü paramparça yaptı.. gitti.. istemiyordu artık gelmesini bi daha. burda kırık dökük parçalarıyla kalmayı tercih ediyordu.

2.bir zaman parçacığı geçmişti ki ordan geçerken ayağına battı parçalardan biri.. gitti koşar adımlarla eline yapıştırıcı alıp geri geldi. parçalara baktı nasıl tekrar bir araya toplayacağını bilmiordu. bana yardım et çiçekler getirdim bak sana dedi. nasıl toplanıcaktı? un ufak olmuştu bazı parçalar.. o an unutmuştu belki de hiç görmemişti onlar bir vazonun değil bir kalbin parçalarıydı... kalplere ise yapıştırıcı sürülmüyordu...
03092004

No comments:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails