Tuesday, May 27, 2008

dünya dedikleri unutulunca




Biz çoktan unuttuk dünya dediklerini




Bir öğle vakti...


Yanında türk kahvesi ve yanından hiç eksik olmayan çikolata parçası.. O zaten suyu hiç anlamazdı. Belki bir sigara yakar, eteklerini bacaklarının arasına toparlayıp ayaklarını sarkıtırdı deniz kenarında- burda olmasaydı-. Saçlarını mı savururdu rüzgara?


Yok o hiç saçlarını savurmazdı, onlar toplu kalsin isterdi, güzelliği bozulmasın - ki zaten güzel olduğunu da düşünmezdi ya, neyse -


Kafasında bir sürü düşünceyle yürümesi lazımdı- dünkü gibi- *yoksa her gün mü böyledi? * -yok bazen böyle olurdu,bazen* -burda olmasaydı yapardı-. Müzik dinlemeliydi içinin temizlenmesi için. Onun sözlerini duymadıkça içinde olan biten kavgayı müzik yatıştırırdı. Pasiflora hiç işe yaramazdı da, o müzik nasıl becerirdi bilmezdi, ama işe yarardı. Saatlerce yürümek lazımdı belki de, az konuşmak, az söylemek ki iç sesi çıksın, duyulsun.




Kahveyi ters çevirip şekiller O'nu göstersin diye beklemeye başladı sonra.


Batıl inançları vardı garip şekilde, bir de kahve falına garip bir inancı. Bir tuhaftı bazen zaten. Ters çevrilmiş o kahve fincanı soğuyup da şekiller oluşunca olabilecekleri görebileceğine nasıl inanıyordu bilinmez. Orda güzel bir şeyler görse, gelip de karşısına O dikilince fincandaki gibi mi olucaktı? Ne saf.




Nerde kaldın be hayat? dedi. Kendi kendine konuşup duruyordu, neyseki kimseler iç ses duyamazdı. Neden geciktin bu kadar, ellerini uzat ki dokunsun parmaklarım bugün.. Gözlerine dokunsun hayat istedi, gözler parmaklar.. Dokunup da bütün vücudundaki o titremeyle sevsin istedi. Zamanı beraber akıtabilmek, diye düşündü. Akar mıydı, durur muydu?




Araya girdi biri. Uyandırdı. Boş gözlerle baktığını fark ediyorlar mıydı acaba? Ama ne çare.. zaten burda değildi ki ruhu, çoktaan tekneye binmiş gitmişti. Tekne? Tekne vardı evet, bir ruh bu kadar hızlı başka türlü nasıl uzaklaşırdı ki? Ruhun hızı var mıydı? Ne zordu bunu cevaplamak.




Hayat bekletir miydi daha çok? Çok mu işi vardı ki? Ya hayatla karşılaşanlar? dedi. Onların farkı neydi? Biliyorlar mıydı karşılaşanlar hayatın hayat olduğunu? Belki de bir çoğu hayat başka kostümlere bürünüp gezdiği için bilmiyordu, diye geçirdi aklından. Ya yolda yürürken karşılaşıp, omuzları değip geçip gittilerse?




Hayat gelir mi?


Kahve soğusaydı da , müzik de devam etseydi hep. Hep çalsaydı.


Hayata seni sorana her yanım derim diyerek gülümseyebilseydi




Sakin olmak lazım, dedi biri






2 comments:

Çetin Cem said...

"hayat güzel, hikayemde kalınca..."

bir daha okudum, ellerine sağlık, çok güzel yazmışsın. tıpkı şarkı gibi mutlu mu, hüzünlü mü belli değil sanki.

mikishep said...

çok teşekkür ederim efendim.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails